SERFİCE
Hep Destek Tam Destek
Adem bir gün Havva’ yı güzel manzaralı bir arazide yemeğe çıkarmayı teklif eder. Uzun zamandır farklı bir şeyler yapamadıklarını düşünen Havva bu teklifi duyar duymaz koşa koşa hazırlanmaya başlar. Yine hangi ağacın yaprağını giyeceğine karar veremeyen Havva dakikalarca bir yaprağı alıp diğerini giyer. Artık beklemekten yorulan Adem de baktı ki olacak gibi değil, o an en yakınında bulunan incir ağacından yaprak koparıp 'şunu tak işte, kim görecek ki' der. İncir yaprağının konforunu başka hiçbir yaprakta yakalayamayan Havva’ nın vazgeçilmezi haline gelir. Ve iç çamaşırının hikayesi küçük bir tesadüfle başlamış olur. Tabi ki çamaşır kültürünün böyle oluşmadığına eminiz ama neden olmasın.
İç çamaşır kültürü oluşmaya başladığı tarihlerde amaç sağlık ve estetik kaygıydı. Bunu en iyi korseler üzerinde gözlemleyebiliriz. Öyle ki korseyi sıkı veya gevşek bağlamanın bir kişilik göstergesi olarak farklı anlamların yüklenmesi de sağlık sorunlarının baş göstermesine sebep olmuştur. Kadınların güzellik uğruna farklı olma çabası zaman geçtikçe o kadar aşırıya varır ki nefes almakta güçlük çekme ve iç organların zarar görmesi gibi sıkıntılarla karşılaşılır. Giyinip soyunmak için bile birkaç kişinin gerektiği bu dönemlerde, elbise dikmek daha kolaydır eminim.
1.Dünya Savaşı sırasında normal hayatın devam etmesi için ev işlerini bırakan kadınlar ağırlaşan şartlarla birlikte, kendilerini de keşfettikleri bir alan buldular. Çeşitli işlerde çalışan kadınlar için bu durum kendilerine olan güveni arttırmalarına da yardımcı olmuştu. Artık araba kullanıyor, spor yapıyor ve çalışıyorlardı. Yeni tip kadın daha iyi eğitimli, çekinmeden flört edebilen bir kadındı. Kendilerine özgürlük alanı yaratan kadınlar için, savaş bittiğinde birçok şey değişmişti. Tabi ki savaştan dönen erkekler için bu durum aynı şeyi ifade etmiyordu. Pek çok erkeğin erilliği paylaşmak istememesi cinsellik ve cinsiyetin sorgulanmasına sebep oldu. Maskülen anlayışla birlikte yeni bir moda anlayışının da ilk adımları atılmaya başlandı.
2. Dünya Savaşı döneminde çalışan kadınların hayatını zorlaştıran korseler gözden düşmeye başladı. Amerika Birleşik Devletleri’nin bazı bölgelerinde doğan metal ihtiyacı nedeniyle kadınlardan korse kullanmamaları istendi. Hem metal ihtiyacı hem de kadınların özgürlük arayışıyla kesişen bu dönem korsenin üretiminin azalarak piyasadan silinmesine sebep oldu. Bu dönemde kullanılmaya başlanan elastik kumaşlar, kadınların daha rahat çalışması için daha hafif ve pratik üstlükler yani sütyenlere dönüştü. Yani 2. Dünya Savaşı' nın asıl kaybedeni korseler oldu.
Neyse ki bu sorunlara estetik çözümler getiren ünlü modacı Coco Chanel, kadınların şık ve aynı zamanda rahat olabileceğini düşünerek tasarladığı, günümüzde hala geçerliliğini koruyan tasarımlarla tanışmamızı sağladı. Basit ve yalın tarzıyla kadın belini özgürleştirerek kadınları korseden kurtardı ve asil bir siluet yarattı. Kadınları özgür kılmak için, onlara her duruma uygun, kullanışlı, resmi olmayan giysiler tasarladı. Kendisi gibi modern ve bağımsız kadınlar için giysiler üretti. Erkek giysi biçimlerini, jarse malzemeyle buluşturarak yeni bir görünüm yarattı. Bu ihtiyaca karşılık yarattığı tasarımlarla 20’li yıllarda popüler olmasının önünü açtı.
Savaşın Asıl Kaybedeni Korseler
Birimiz Hepimiz İçin
İç çamaşırının kırılma noktalarından biri de 60’lı yıllara gelindiğinde cinsel özgürlüğün gündeme gelmesiyle birlikte karşımıza çıkar. Kadınlar her ne kadar zamanla, erkeklerle eşit olduklarını yasalarla garanti altına almış olsa da pratikte öyle değildi. Kürtaj, doğum kontrolü, pornografi kavramları ve kadının kendi bedeni üzerinde söz sahibi olması gibi konular 2. dalga feminizmin temellerini atmaya başlamıştı. O dönem düzenlenen Miss America yarışmasında kadın aktivistlerin sütyenlerini çıkarmasıyla başlayan protesto iç çamaşırını bir simge haline getirdi ve kadınlar için bir zorunluluk olmaktan çıkması yolunda ilk adımını attı.
Eğlence Başlasın!
Yerini şimdi olduğu gibi temizlik, vücudu sağlıktan koruyan, giydiğiniz kıyafetin üzerinde iyi görünmesini sağlayan temel amaçlı kullanılan ve yıllar geçtikçe farklı amaçlara yönelik bir iç giysiye dönüştü. Yakın tarihe baktığımızda Jean Paul Gaultier ve Madonna birleşimiyle birlikte korseler tekrar hayata döndü. Modanın değişimiyle birlikte onlar da yeni renk, desen, beden ve amaçlara göre hayatımıza girdiler. Bir tabu olmaktan çıkan, hayal gücümüzü kamçılayan, adım adım dış giyime dönüşen, yıldızların kostümü haline gelen bir ikon olarak yerini aldı. Kadının dişiliğini vurgulamak için kullanılan korse zamanla şeklinin, üzerine eklenen öğelerin değişimiyle birlikte kadının dişiliğine değil, güçlü kadın imajına dikkat çekmeyi amaçlar hale geldi. Artık dış giyim kadar önemli ve çeşitli hale gelen iç çamaşırları kadınların kendilerini rahat, özgüveni yüksek, kendileriyle barışık olmalarına etki etti.
Beyonce- Tidal X: 1020 Konseri
2015- New York
Madonna-Blonde Ambition Turnesi
1990- Rotterdam
Lady Gaga-Met Gala
2019- New York
Bürlesk tarzın popüler olduğu 2000’li yıllarda korse seksi bir simge olarak karşımıza çıktı. Dünyaca ünlü sanatçılara baktığımızda show için hazırlanan farklı kombinasyon ve tasarımlar algılarımızı değiştirerek son dönemlerde kliplerde, konserlerde bize göz kırparak sokak modasına yön verir hale geldi. Günlük giyim için fazla iddialı olsa da tişörtün üzerinde, gömleğin dekoltesinde kombinlere renk katmaya başladı. Sokakta bile en basit haliyle tek parça bodyleri kot pantolonların, eteklerin üstünde tek başına ya da bir ceketle görmek mümkün.
İçerden Dışarıya
Sosyal medyanın, film sektörünün ve özellikle defilelerin bu güzellik algısındaki değişimi hepimizin dikkatini çekiyor eminim. Dünyaca ünlü markalar geçtiğimiz senelere oranla mağazalarında iç çamaşırına daha fazla yer ayırıyor. Sosyal medya üzerinden sütyen ve büstiyerlerin nasıl kombinlenmesi gerektiğiyle ilgili videolar ve fotoğraf önerileri dönüyor.
Zimmermann
Dion Lee
Natasha Zinko X Duo
Fall/ Winter 2019- NY
Spring 2020- NY
Resort 2020 Fashion Show
Kadınlar için iç çamaşırı, yüzyıllardır dikkat çekici bir mesele olarak karşımıza çıkmış ve kadınlarda duygusal anlamda yarattığı zevk verici unsurla bir bütün haline gelmiştir. Tasarımcıların da zamanla güzelliğin standart bir şey olmadığını anlamaları kadınları daha iyi anlayarak ve kusurları güzel hale getirerek iç giyim tasarımlarının gelişmesine yardımcı olmaya devam ediyor. Biraz yaşadığımız dönemin, biraz kadın vücuduna dayatılan “ideal güzellik“ kavramının yıkılmaya çalışılması da bu parçaları popüler hale getirdi. Bugün iç çamaşırlarının cesur kullanımı en çok da bu algıyı kırıyor. Kadınlar artık vücutlarından utanmadığını, gurur duyduklarını, bedenlerini sevdiklerini ve buna saygı duyulması gerektiğini göstermeye çalışıyorlar.